Geçenlerde Youtube’da bir video izlemiştim.Burada insanın ömrü ve tecrübelenmesiyle ilgili bir tespiti matematiksel olarak açıklıyordu. Bu tespit, bana gerçekten çok ilginç gelmişti. Bildiğim, aslına bakarsanız, doğru olduğunu hissettiğim kendime has bir önermemde pek de yanılmadığımı kanıtlıyordu. Yaşı ne olursa olsun her insanın geride bıraktığı yılların toplamının eşit olduğunu söylerdim. Yani 23 yaşındaki birinin geride bıraktığı 23 yılıyla, 43 yaşındaki birinin geride bıraktığı 43 yılın eşdeğer olduğunu söylerdim. (Söz konusu videoya ulaşmak için buraya tıklayın.)
Videoyu izleyince, önermemde %100 haklı olmasam bile en azından biraz sağını solunu çekiştirsem doğru bir noktaya getireceğimi gördüm. Videoda yapılan tespit şuydu:
İnsan doğup 1 yaşına geldiğinde dünyada yaşadığı 1 yıl ömrünün %100 üdür yani 1/1 idir. 2 yaşına geldiğinde ise yaşamına eklediği 2 inci yıl, dünyadaki toplam ömrünün %50 sidir yani 1/2 sidir. 3 yaşına geldiğinde ise geçirdiği 3üncü yıl yaşamının 1/3 üne tekabül etmektedir. Bu şekilde gittiğinde 70 yaşına geldiğinde 70 inci yılı tüm yaşamının sadece 1/70 idir. Yani görüldüğü gibi her bir yılın katkısı giderek azalmaktadır. Bu mantıkta ilerlersek neticede aşağıdaki diziye ulaşırız:
n sayısının her bir değeri için oluşan kümülatif toplam, o yıla kadar edinilmiş olan tecrübe miktarını gösterir. n=100 için bu toplamı alıp bir eğri çizersek aşağıdaki grafiğe ulaşırız.
Sözünü ettiğim videoyu izledikten sonra oturup bu eğriyi çizdim. Ortaya çıkan grafiği gördüğüm an STFA’nın FA’sı yani Fevzi Akkaya’nın “Tecrübe İğrisi” gözümün önüne geliverdi. Fevzi Akkaya, bu özgün ve esprili çalışmasında yeni mezun olmuş yani mühendislik hayatında henüz “doğan” bir mühendisin tecrübe eğrisini resmetmiştir. Bu eğriyi aşağıda görebilirsiniz.
Fevzi Akkaya’nın önerdiği ve 25 yaşında “doğan” yeni bir mühendisin tecrübe eğrisini gösteren grafik ile bizim 1/n serisi mantığında çizdiğimiz tecrübe eğrisinin örtüşmesi gerçekten şaşırtıcıdır. Gerçi Fevzi Akkaya’nın bu eğriyi çizerken aynı matematiksel modellemeyi düşünüp düşünmediğini bilemeyiz. Belki bir matematiksel çalışma yapmıştır belki de tamamen kendi gözlemleriyle çizmiştir. Ama neticede iki eğri de birbiriyle uyumludur. 25 yaşında “doğan” yeni bir mühendisin tecrübe eğrisini 1/n serisi mantığında şöyledir.
İki eğriyi süperpoze edersek eğrilerin resmen örtüştüğünü daha iyi anlayabiliriz:
Fevzi Akkaya’nın bu eğrisini anlattığı açıklamalara buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz. Fevzi Akkaya’nın kendi açıklamaları dışında eğri hakkında internette epeyce bir yoruma rastlamak mümkündür. Ancak burada ulaşmaya çalıştığım nokta biraz farklı.
Madem insanın doğasında böyle bir eğriyle yaşamak var, insan eğrinin düzleşmeye başladığı yere vardığında yeniden “doğma”nın bir yolunu bulması lazım. İnsanın ömrü elbette bir çok yeniden doğuşu gerçekleştirecek kadar uzun değil ama bir kaç tane yeniden doğuşa izin veriyor.
Mühendislikte ilk çalışma hayatına başladığımızda teknik konularla uğraşıp hızla tecrübe kazanıyoruz. Bizim üzerimizde idari konuları halleden kıdemli birileri mutlaka olduğundan teknik olayların dışına nadiren çıkıyoruz. Ama zamanla o “kıdemli birileri” biz olmaya başlayıp idari konulara da eğilme vakti geldiğinde artık ister istemez teknikten uzaklaşıyoruz. Artık yöneticiliğe geçerken yeni gelen mühendis arkadaşlara yerimizi veriyoruz. Fakat işte bu noktada yukarıdaki eğride gösterilen “yekun bilgi” sıkıntısı baş gösteriyor. Çünkü mühendis birisi teknik konularda eğitim almış, o vakte kadar bilgisini arttırmış, tecrübe kazanmış bir mühendisken yeni bir kulvara girmek durumunda kalıyor. Bu noktadan sonra mühendislerin idarecilik anlamında yeni ilave kimlikleri oluyor. Ancak bu konuda eğitimi olmadığından, arkadan havuza itilmiş biri gibi ya kendi kendine yüzmeyi öğreniyor ya da….
Aslına bakarsanız yukarıda bahsettiğim “yeniden doğma” tam olarak bu noktada gerçekleşiyor. Başımıza gelecek olan bu dönüşümün farkında olarak yola çıkmak çok şey kazandıracaktır. Özellikle akademisyen olmayı düşünmeyen veya başka özel bir sebebi olmayan gençlerin mühendislik okuduktan sonra aynı dalda yüksek yapmasını pek faydalı görmüyorum. Onun yerine işletme, halkla ilişkiler, iktisat, vs.. gibi konulardan birinde yüksek yapmak çok daha yararlı olacaktır. En azından iş hayatında o dönüşüm zamanı geldiğinde “yekun bilgi iğrisi” sıfır seviyesinden başlamamış olacaktır.
Fevzi Akkaya’nın eğrisine de bu vesileyle uluslararası nitelik kazandırmış olalım….